24 Subat 2011 - Sabah gazetesind Cagdas Cetindemir soyle yaziyor:
Yazinin tumunu okumayi dilerseniz link
http://sabah.com.tr/Yasam/2011/02/24/67_yillik_ogretmenlik_gecmisini_sevgiyle_tasidi
Fransız filozof Jean Paul Sartre'ın bir sözü vardır: "Geçmiş bizde ölen şeydir." Bu söz kimileri için doğrudur, geçmişi gömer yoluna devam eder bazıları. Oysa önceki gün yaşama veda eden Yomtov Garti bu söze asla inanmadı. O hayatın hep geçmişle, umutla var olmasını sevdi. 2009 Haziran'ında evinde ağırladığı iki küçük öğrencisine, "Bu bana göre manevi bakımdan yanlış bir söz. Hayat geçmiş olsa da hatıralar hep zihnimizde canlı kalıyor. Bazen gözlerimi kapar düşünürüm, bazı anılar hiç unutulmayacak şeylerdir" dedi.
KENDİ TEOREMİNİ YARATTI
Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği görevini en uzun süreyle üstlenen Garti, önceki gün yaşama veda etti; ailesi, sevenleri ve binlerce öğrencisinin gözyaşları arasında. Kadıköy Yeldeğirmeni'nde 1915'te dünyaya gelen Garti, babasının Birinci Dünya Savaşı'nda tifüsten ölmesi nedeniyle dayısının yanında büyüdü. Moda'daki Saint Joseph Lisesi'ni, ardından İstanbul Üniversitesi (İÜ) Matematik ve Fizik bölümünü bitirdi. Tez hazırlarken geliştirdiği teorem, o günden beni kendi adıyla anılır oldu. 25 yaşında mezun olup Galatasaray Lisesi'nde öğretmenliğe adım attı. Bazı dönemlerde Saint Joseph, Notre Dame de Sion, Musevi Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde de görev yapmış olsa da Galatasaray'a attığı adım, 2007'de buradan emekliye ayrılarak son bulacak 40 yıllık öğretmenliğin başlangıcıydı. Eğitmenliği sırasında okulda çok sevilen, matematiği herkesin anlayabileceği düzeye indirerek anlatan bir öğretmen oldu. 1956-1958 yılları arasında Garti'nin öğrencisi olan ünlü şarkıcı Barış Manço'nun abisi Savaş Manço, o günleri şöyle anlatmıştı: "2 yıl süreyle onun Galatasaray Lisesi'nde öğrencisi olma şansını yaşadım. Bu gerçek bir şanstı çünkü genelde herkesin zor dediği matematiği sevmeyi ondan öğrendim." Manço kardeşler dışında, Galatasaraylı kaleci Turgay Şeren, işadamı İnan Kıraç ve birçok eski büyükelçinin öğretmenliğini yaptı. Öğrencileriyle arkadaş gibiydi. Bekârken Kadıköy'deki evinde öğrencilerini ağırlar, onları dinler, akıl verirdi. Ancak 1957'de her şey değişti. Bir gün evine gelen öğrencilere "Artık gelmeyin, ben evlendim" dedi. Sevdiği Melani ile Hemdat İsrael Sinagogu'nda hayatını birleştirmişti. Her ikisi de uzman doktorlar olan Refika ve Şevkat adında iki kızı oldu. Aile bağlarına çok önem veren Garti, Musevi cemaatinden de asla uzaklaşmadı. Hem İbranice'yi hem de İspanya'dan göçen Yahudilerin dili olan Ladino'yu çok iyi konuşurdu. Geçtiğimiz yıl yer aldığı bir projede Ladino dilinde hayatını kasete anlatarak dilin yaşamasına katkıda bulundu. 1954'te Caddebostan Bet-El Sinagogu'nun temelini attı. Bir dönem Kadıköy Hemdat İsrael Sinagogu'nda Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Okul, aile ve sinagog arasında geçen yıllarda nefes almak için katıldığı etkinlikler ise aristokratlara özgü bir mükemmellik içerirdi. Acıbadem'de o dönemde La Blankeriya adı verilen düzlüğe piknik yapmaya gider, yazlarıysa Heybeliada'nın yolunu tutardı. Atatürk'ün Cumhuriyet'i ilanından sonra Heybeliada'ya geldiğini dostlarına hep büyük mutlulukla anlatırdı.
BALOLARI KAÇIRMAZDI
Pazar akşamları Burgazada'ya dans etmeye giderdi. Tango için Kadıköy Deniz Kulübü'ne uğrar, Hilton veya Pera Palas'taki baloları asla kaçırmazdı. En güzel caz tınılarıyla günün yorgunluğunu atardı. 2007'de emekli olduktan sonra hep eski günlerini aradı. O günleri geçtiğimiz temmuz ayında Şalom gazetesindeki bir yazıda şöyle anlatacaktı: "Öğrencilerim ve dostlarım beni toplantılara çağırıyor. Hayatta insan dostlar edinmeye çalışmalı; budur bizi en çok mutlu eden. Gençlere de tavsiyem olacak. Verdiğiniz karardan dönmeyin. Bu kolay değil, çünkü kimse durumundan memnun değildir. İbranicede bir atasözü vardır: "Kim zengindir? Durumundan memnun olan." Yomtov Garti, temelini attığı Bet- El Sinagogu'nda cumartesi günü bir törende konuşma yapacaktı. Ne yazık ki geçtiğimiz cuma günü komaya girdi. Bir ara uyandığında "Cumartesi günü için bir akrostiş hazırladım. Onu mutlaka gereken kişiye ulaştırın" dedi. Ardından da sonsuz uykuya yattı. İşte o akrostiş, bu cumartesi okunacak.
No comments:
Post a Comment